Seçimlerinde yaklaştığı bu günlerde, sıklıkla düşündüğümüz bir konu da liderlik… Sizce de ortada bir lider eksikliği yok mu? Peki bu liderlik sıkıntısı neden başladı ve neden bu koskocaman nüfus yeni liderler çıkaramıyor? Lider eksikliği nasıl geçer? Lider hapı var mı? sorularına cevap vermeye çalışacağım bu haftalık yazımda… Merak ettiyseniz okumaya devam edin…
Toplumların her sorunu ailede başlar, bizim bugün karşılaştığımız liderlik sorunu da toplumumuzun geçmekte olduğu bu geçiş sürecindeki aile yapısından kaynaklanmaktadır. Bizim toplumumuzda, kültürel, dinsel ve ekonomik sebeplerleler bastırılan kadınlar kendilerini ifade etmek için evin sınırları i içine sıkıştıkça, çareyi evde tam bir hâkimiyet kurmakta bulmaktadırlar. Yani toplumda kendini ortaya koyamayan kadın, tüm ruhsal enerjisini evin içindeki her detayı, her kararı kontrol etmek için kullanır ve evin sınırları içinde kendine mutlak hakimiyet alanı kurarak, kendini gerçekleştirmeye çabalar… Kadın toplumda bir ‘ hiç’ olabilir ama evde bir ‘ kraliçe’ dir. Toplumuzda kadın, önce evin hanımı, sonra anne, sonra kayınvalide, sonra hanım ağa gibi vasıflarla mutfağı, ev işlerini, aile bütçesini, çocuklarının eğitimini, akrabalık ilişkilerini, sosyal ilişkileri ve aile bireyleri arasındaki dinamiklerin tamamını kontrol eder hale gelir. Bazı ailelerde bu kontrol kadına hemen verilir, bazılarında kadınlar bu kontrolü ele geçirmek için epey uğraşırlar ama günün sonunda kadınların hakimiyet kurabilecekleri başka bir alan yoktur ve kontrol sevdasından da kolay kolay vazgeçmezler… Toplumuzda kadınlar, kök ailelerindeki kültüre, iletişime tarzına göre bu kontrolü açık ve aktif bir şekilde ya da dolaylı ve manipülatif bir şekilde ortaya koyabilirler. Kontrolü ele geçirme yolu ne olursa olsun, toplumda adı olmayan kadın aile üzerindeki mutlak kontrol ile kendisini ortaya koyar ve bu şekilde mutlu olmaya çabalar.
Ne yazık ki, kadınlar bu mutlak kontrolle tatmin olmadıkları gibi bu hakimiyet oyununda, ailenin diğer bireylerini etkisizleştirdiler; eşinin ne yediğine, çocuğun ne giydiğine, oturmaya, kalmaya, kaşa göze, her şeye karışırlar… Kendi evinde kontrol alanı kalmamış eşler, söz hakkı olmayan çocuklar dış dünyada pek kontrol gösteremezler, başarılı olamazlar, karar vermekte zorlanırlar, atar tutar ama bir türlü aksiyon alamazlar, sorgulamaz, kendilerine söyleneni yaparlar. Bir anlamda sinerler, liderlik vasıflar varsa da bu aile yapısı içinde bu özelliklerin tamamı teker teker erode edilir ve çocuklar daha çok erken yaşlarda ‘sönerler’. Bu aile yapısında erkek çocuklar ve eşler kastre edilirken, kız çocuklar da hakimiyet alanlarının evin sınırları olduğunu benimserler. Toplumuzdaki yaygın bu aile yapısında büyüyen çocuklardan lider çıkmaz. Onun yerine, bu aile dinamiği, biat etmeyi öğrenmiş, öğrenilmiş çaresizlik çemberinde takılı, mağduriyet edebiyatına yatkın bireyler üretir. Böylelikle de her seçimde liderlerin yaş ortalaması artar.
Toplumuzdan pırıl pırıl yeni liderler çıkması için kadınlara pozitif ayrımcılık yapılması, kadınların toplumun her alanında aktif olarak kendilerini ortaya koymalarının kolaylaştırılması gereklidir. Bu hem toplumun ruh sağlığı hem de gelecek liderlerin inşası için gereklidir.
Peki sizce nereden başlayalım?